
Tümdengelimli bir yaklaşım “mevcut teoriye dayanan bir hipotez (veya hipotezler) geliştirmek ve ardından hipotezi test etmek için bir araştırma stratejisi tasarlamak” ile ilgilidir. [1]
“Tümdengelim, genelden özeli çıkarım yaparak, genelin diğer unsurlarına uygulayan akıl yürütme yöntemidir. Nedensel bir ilişki veya bağlantı belirli bir teori veya vaka örneği tarafından ima ediliyorsa, birçok durumda doğru olabilir. Tümdengelimci bir tasarım, bu genel hipotezden elde edilmiş özel durumun, yani ilişkinin veya bağlantının daha genel koşullarda elde edilip edilmediğini test edebilir.”[2].
Tümdengelim yaklaşımı, teorinin önermelerinden türetilen hipotezlerle açıklanabilir. Başka bir deyişle, tümdengelim yaklaşımı, ana unsurlardan veya önermelerden çıkarımdır. Tümdengelim, gözlemlere karşı sınanmış bir örnek-model ile (pattern) başlar [3].
Tümdengelimsel Yaklaşımın Avantajları
- Kavramlar ve değişkenler arasındaki nedensel ilişkileri açıklayabilme
- Kavramları nicel olarak ölçme imkanı
- Araştırma bulgularını bir dereceye kadar genelleme imkanı
Tümdengelim yaklaşımı olan çalışmalarda araştırmacı, araştırmanın başlangıcında bir dizi hipotez düşünür. Daha sonra, hipotezlerin doğru ya da yanlış olduğunu ispatlamak için test süreci ile ilgili araştırma yöntemleri seçilir ve uygulanır.
ChatGPT açıklamaları
Bilimsel Metotlar
Tümevarım (Induction)
- Yol: Tikelden (özelden) genele hareket eder.
- Süreç: Gözlem ve deneylerden elde edilen verilerden genel bir ilke ya da teori geliştirilir.
- Kullanım: Doğrudan gözlem ve deneylere dayanır. Daha çok yeni bir teori oluştururken veya açıklamalar geliştirilirken kullanılır.
Örnek Süreç:
- Bir elma yere düşer (gözlem).
- Bir portakal da yere düşer (gözlem).
- Sonuç: “Cisimler yerçekimi kuvvetine maruz kalır.”
- Teori: Evrensel yerçekimi teorisi ortaya çıkar.
Avantajı: Gerçek dünyadan alınan verilerle teori oluşturur.
Sınırı: Gözlemler eksik veya yanlış olabilir; bu yüzden kesinlik garantisi vermez.
Tümdengelim (Deduction)
- Yol: Tümelden (genelden) tikele hareket eder.
- Süreç: Var olan bir genel ilke ya da teoriden mantıksal çıkarımlar yapılarak daha spesifik sonuçlara ulaşılır.
- Kullanım: Mevcut teorilerin doğruluğunu test etmek ya da belirli durumları açıklamak için kullanılır.
Örnek Süreç:
- Teori: “Tüm cisimler yerçekimine maruz kalır.”
- Hipotez: “Bu kaya da yere düşmelidir.”
- Test: Kayayı bırakırız ve düşer (gözlem).
- Sonuç: Teori desteklenir.
Avantajı: Mantıksal kesinlik sunar; eğer başlangıçtaki teori doğruysa, tümdengelimle elde edilen sonuçlar da doğrudur.
Sınırı: Teori yanlışsa tüm çıkarımlar yanlış olur.
İkisinin Farkı ve İşbirliği
- Tümevarım, yeni teoriler oluştururken gözlem ve deneylerden faydalanır.
- Tümdengelim, oluşturulan teorileri test eder ve bunları somut durumlara uygular.
Örneğin:
- Bilim insanı önce tümevarım ile gözlemler yaparak yerçekimi gibi bir teoriyi geliştirir.
- Daha sonra tümdengelim ile bu teoriyi test eder (örneğin, farklı cisimlerin düşme davranışlarını gözlemleyerek).
Sonuç:
Tümevarım tikelden genele gider ve gözlemlerle teori oluşturur.
Tümdengelim ise tümelden tikele gider ve mantıksal çıkarımlarla teoriyi oluşturur ya da test eder.
Bilimsel bilgi üretiminde bu iki yöntem genellikle bir döngüsel süreçte birbirini tamamlar. Yani biri teoriyi oluştururken, diğeri teoriyi doğrular veya genişletir.
Kur’an Sayısal Yapısına Bilimsel Metot ile yaklaşım
Kur’ân’ı kadim bir doküman olarak ele aldım, orijinal ve olağanüstü olup olmadığını inceledim. Metodun uygulamasıyla ilgili ön kabullerim, hipotezim ve gözlemler sonucunda elde ettiğim özet sonuç aşağıdadır.
Metodun uygulama altyapısı (Başlangıç ilkeleri):
(Kanıt: Tarihi nüshalar; Taşkent Nüshası, Topkapı nüshası, Sana Mushaf’ı ve karbon testleri)
Peygamberin Allah’tan aldığı vahiy’de, yani; vahiy katiplerinin yazdıkları ve hafızların ezberleyerek koruma altına aldıkları Kur’ân fihristinde ve metninde, sonraki yüzyıllarda, insanlar tarafından eklemeler veya çıkarmalar var mıdır? Eğer değişiklikler olduysa; benim kabul ettiğimi temel mantığa göre, bu değişiklikler mutlaka anlam ve inanış temellerini etkileyecek nitelikte, kasıtlı bir değişiklik olmalıdır. Anlam ve inanış temellerini etkilemeyecek bir değişikliğin Kur’ân metninde yapılmasının bir mantık temelinin olmadığını düşünüyorum. Bu tip değişikliği gerçekleştirebilmek için bir veya birkaç ayetin eklenmesi, çıkarılması veya değiştirilmesi, hatta bir surenin tamamen eklenmesi, çıkarılması veya değiştirilmesi gerektiğini kabul ediyorum. Bu durumda soruyu şu şekilde soruyorum:
Peygamberden sonra insanlar, Kur’ân fihristinde ve metni üzerinde değişiklik yaparak, bir veya birkaç ayet ekleme, çıkarma veya değiştirme, hatta bir veya birkaç sure ekleme, çıkarma veya değiştirme yapmışlar mıdır?
Eğer Kur’ân’da bir sayısal kodlama varsa, 1400 sene evvel yaşayan insanların bu şekilde bir doküman oluşturmaları mümkün değildir.
Bugün veya gelecekte insanlar Kur’ân benzeri sayısal yapı içeren benzer bir metin yazabilirlermi?
Hipotez:
Hipotezimi oluştururken Teorinin önermelerinden yola çıkarak, Kur’ân beyanlarını dikkate aldım.
Kur’ân beyanı: Kur’ân Allah tarafından korunan bir kitaptır.
—– 15 – Hicr Suresi – Ayet 9 (Mushaf Sırası: 15 – Nüzul Sırası: 54 – Alfabetik: 36) —–
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا ٱلذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَـٰفِظُونَ
Diyanet Meali: 15:9 – Şüphesiz o Zikr’i (Kur’ân’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.
Bu durumda Kur’ân’da bir koruma sistemi olmalıdır. Bir metnin veya dokümanın koruma sistemi kriptoloji ile yapılabilir, yani metnin içinde bir kriptoloji olması gerekir. Bu kriptolojik kodlama sistemi, Kur’ân’ı içinde fark edilmeli ve yapının orijinal olduğunu, değiştirilmediğini bize göstermelidir.
Kur’ân beyanı: Kur’ân insan kabiliyetlerini aşan bir kitaptır. Olağanüstüdür.
—– 17 – İsra Suresi – Ayet 88 (Mushaf Sırası: 17 – Nüzul Sırası: 50 – Alfabetik: 46) —–
قُل لَّئِنِ ٱجْتَمَعَتِ ٱلْإِنسُ وَٱلْجِنُّ عَلَىٰٓ أَن يَأْتُوا۟ بِمِثْلِ هَـٰذَا ٱلْقُرْءَانِ لَا يَأْتُونَ بِمِثْلِهِۦ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا
Diyanet Meali: 17:88 – De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’ân’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”
Bu durumda Kur’ân’daki yapılar, kodlamalar veya her ne varsa olağanüstü diyebileceğimiz, çok net bir şekilde fark edilmeli ve insanlar tarafından yapılamayacağı bilimsel olarak ortaya koyulmalıdır.
Bir yanıt bırakın