0023 – Neden Ha-Mim grubu 40. sure ile 46. sure arasındaki surelere göre 7 ve 19 mucizesi çıkardınız ?

Konunun bu noktası nedense bütün insanların kafasında soru işareti oluşturuyor.

Konuyla ilgili çalışmalara başladığımda, ben de Reşat Halife’den bu düşünceyi (soruyu) miras olarak almıştım. Yani insan bir sistematik beklentisi içine giriyor ve bir 19 mucizesi bekliyor. Ve birilerinin 19 mucizesi çıkardığını, yani bir sistematik çıkardığını veya çıkarması gerektiğini düşünüyor. Oysa durum temelinden farklıdır.

Bakın durum nasıl; çok kısa özetlemeye çalışıyorum.

Temelde 2 konu vardır.

1- Kur’an’ın korunmuşluğu. (Kur’an’ın korunması)
2- Kur’an’ın taklit edilemezliği. (Kur’an’ın bir benzerinin insanlar tarafından getirilemeyeceği)

İlgili ayetleri, dolayısıyla konu başlıklarını video serisinin girişinde intro olarak koydum. Serinin her videosunun başında bu ayetleri görüyoruz. Reşat Halife, Kur’an’ın korunmasını bulduğu 19 sayısal sistemine bağlamıştır. Uzatmadan söylüyorum, bu yaklaşım hatalıdır.

Sayısal Yapı Kur’an’ın korunmuş olduğunu gösterir, fakat Kur’an’ı korumaz.

Bu yazdığım ifadeyi anlamakta biraz güçlük çekebilirsiniz. Fakat burada müsaadenizle detay vermeden geçmek istiyorum.

Kur’an Hafızlık sistemi, Tarihi nüshalar (Şahitler önünde yazılan vesikalar – Hatta şahitlerin isimlerinin bile yazıldığını okudum) ile korunmuştur ve korunmaktadır. Aktif koruma sistemi budur. (Bu ifade çok önemlidir, Aktif olan koruma sistemi budur, yani çalışan, güncel olan, deneyimleyebileceğiniz sistem) Sayısal yapının aktif koruma fonksiyonu yoktur. Sayısal yapının koruma fonksiyonu pasif tir, yani siz sayısal yapıya dayanarak, sayısal yapıyı çalıştırarak koruma görevini icra edemezsiniz. (Bunu deneyimleyemezsiniz). Sayısal yapı vasıtasıyla da Kur’an’ın korumuş olduğunun emarelerini görebilirsiniz. Sayısal yapı Kur’an’ın korunmuş olduğunu gösterir.

Sayısal yapının esas, temel, gerçek ve aktif fonksiyonu Kur’an’ın taklit edilemezliğini sağlamaktır.

Sayısal yapı bunu aktif olarak yapmaktadır. Yani güncel olarak yapmaktadır. Deneyimleyebilirsiniz, gözlemleyebilirsiniz olay çalışmaktadır.

İşte bu noktadır benim bu konuya getirdiğim yeni bakış açısı. Ve çok önemli bir bakış açısı değişikliği gerçekleştirmiş bulunuyorum, dünyada bir ilk oluyor.

Bu açıklamalardan sonra, sorunuzun özüne gelebilirim:

Kur’an’daki gözlemlediğimiz sayısal yapı, Ha-Mim Surelerinden başlayarak genişler, Fihristteki ayet sayılarına bağlanır ve bütün Kur’an’ı kapsar. Sayısal yapının fonksiyonlarını iyi anlamak gerekir, yani yapısı nasıldır? ne işe yarıyor? Bu soruların cevaplarını video serisinde, WEB sayfamdaki yazılarda ve kitabımda bulabileceksiniz.

Kitabımdan kısa bir bölüm:

Kur’an’daki karşımıza çıkan sayısal yapı; Ha-Mim tablolarından başlayarak olasılıklar zinciri oluşur. Önce Ha-Mim sureler grubu içindeki Hurufu-Mukattaa harflerinin sayılarından hareketle, harflerin sureler içindeki konumları, harflerin ebced değerlerinin dizilimiyle oluşan sayılar ile kilitlenir ve bu zincir, yapıyı grup surelerinin ayet sayılarına bağlar, oradaki kodlama ise zincirin bütün Kur’ân Mushafındaki fihriste, fihristin ayet sayılarının oluşturduğu sayısal kümeye bağlanmasını sağlar. Kur’ân Mushaf fihristindeki Çift ve Tek sayısal simetri ve bu sayı kümesi üstünde olduğunu fark ettiğimiz 7 ve 19 ikili sayısal kodlamalar, zincirin birbirine bağlanarak uzamasını ve Kur’ân’ı baştan sona tamamen kaplamasını sağlar ve bütün yapıyı kilitler. Sayısal yapının doğal iterasyonla oluşturulma olasılık değeri yaklaşık olarak 1/10+90’a kadar düşer. Sonuç olarak: Kur’ân’ın bir benzeri, Kur’ân metninde bulunan kriptoloji sebebiyle yapılamaz. Kur’ân’ın benzeri bir metin yazmak isteyenler, önce Kur’ân’ın kriptolojik (sayısal) yapısını oluşturmak ve oluşturulan sayısal yapıya metin giydirmek zorundadırlar. Kur’ân kriptolojisinin 1/10+90’a varan olasılık değerini hesapladıktan sonra bunun mümkün olmadığını, insanlık tarafından yapılamayacağını söylemek hiçte zor olmayacaktır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*